17.Bölüm: Simyacı, Merhamet Cadısı ve Diğerleri...
Simyacı üzerindeki şoku atlatır atlatmaz ayağa kalktı, ağrıdan biraz zorlandı vücudu kaskatı olmuştu. Ne olmuştu ona? Ama şuan daha önemlisi bir köpeğe dönüşen Masal'dı, kendini daha sonra düşünürdü. Sendeleyerek mağaranın çıkışına doğru yürümesiyle Cadı'nın öfkeli sesini duyması bir oldu.
"Nereye gittiğini sanıyorsun? Seninle işimiz bitmedi!" Simyacı arkasını döndü:
"Masal'a ne yaptın sen?"
Cadı bir kahkaha attı.
" Ona yaptığım büyü biraz zor bozulur, hahaha."
Simyacı çok sinirlenmişti ama büyünün nasıl bozulacağını öğrenmek istiyordu.
"Ne demek istiyorsun? Büyünün bozulması için ne lazım?"
"Bu biraz tehlikeli olacak küçük kız için... Bir dakika, senin küçük cadı benim kardeşimin yanına gidiyor anlaşılan." derken bir taraftan kazanı karıştırıyordu Gazap Cadısı. Simyacı Masal'a yetişmek için mağaradan çıkmak istedi. Onun çıkışa yöneldiğini fark eden Cadı:
"Hiçbir yere gidemezsin! Burada senin iksirin için uğraşıyorum."
"Sana istediğini ,büyü kitabını, verdim. Daha ne istiyorsun?" dedi Simyacı.
"O küçük cadıya yardım edemezsin."
Simyacı, bir an düşündü. Bir Cadı'ya bir mağaranın çıkışına baktı.
"Nedenmiş, ayrıca unuttun galiba cadı olan sensin"
"Nehir kenarındaki evi çoğu bilmez." diye ağzından kaçırdı Cadı.
"Masal için tehlikeli... Senin kardeşin... Nehir kenarındaki ev... Kardeşin nehir kenarındaki evde mi kalıyor?"
"Hay aksi!" Cadı'nın tek söylediği bu oldu.
Bu iksir Simyacı için çok önemliydi buraya bunun için gelmişti, yine de Masal'a yardım etmeliydi. Ne halin varsa gör demişti çıkmadan Cadı'ya, muhtemelen iksiri tamamlamadan bırakacaktı Cadı ya da daha kötüsü yaptığını da bozacaktı ama umrunda değildi. Masal'ın eski haline dönmesi için ne gerekiyorsa yapması gerektiğini derinden hissediyordu. Bu düşüncelerle Köpek Masal'ı aradı orada burada. En sonunda oraya gittiğine inanıp, nehrin kenarındaki eve gitmeye karar verdi.
Agora'daki kasabalılara nehir kenarında yaşayan birini tanıyıp tanımadıklarını sordu. Gerçekten Cadı'nın dediği gibi kimse bilmiyordu. En sonunda Çınar Ağacına dilek kurdelesi bağlayan bir genç, simyacının sorusuna kulak misafiri olmuştu. 'Sen efsanedeki şu merhamet cadısının kaldığı yerden bahsediyor olmalısın' demişti. Simyacı bu şekilde gencin tarif ettiği yere doğru yola koyuldu. Uzun bir süre yürüdükten sonra nehri görür gibi oldu. Hatta sadece nehri değil, nehrin kenarındaki evi de gördü. Sevincinden bağırmak üzereydi. Hızla eve doğru gitti. Eve varmasına az kalmıştı ki daha fazla ilerleyemiyordu, bir adım dahi atamıyordu. Sanki görünmez bir şey ona engel oluyordu. Şaşıp kalmıştı.
"Evin etrafında koruyucu duvar var, davet edilmeyen giremez" diyen güzel bir ses duydu arkasından. Arkasına dönüp sesin sahibine bakan Simyacı aniden donup kaldı. Hayatında hiç bu kadar güzel bir kadın görmemişti. Dalgalı, uzun, beyazımsı gri saçlarının çevrelediği beyaz tenli güzel yüzdeki bir çift safir göz ona bakıyordu dumanlı bir şekilde. Boyu neredeyse kendi uzun boyuyla aynıydı, güzel fiziğine yakışan beyaz bir elbise giymişti. Elinde bir sepet vardı, sepetin içindeki çeşitli bitkilerin kokusu kendisini sarmalamıştı sanki. Bu kesinlikle mağaradaki cadının kardeşi olamazdı.
" Kimsiniz?" diye sordu.
Peri güldü "Bu soruyu benim size sormam gerekir, evime kadar gelmişsiniz" dedi.
Simyacı üzerindeki şoku atlatıp, "Ben... ben... Burada mı yaşıyorsunuz? Cadı bana burada yaşayan kişinin kardeşi olduğunu söylemişti..." "Acaba başka bir nehir mi yanlış mı geldim" diye ekledi kendi kendine konuşur gibi.
"Cadı mı? Ah evet, benim kardeşim. Hala mağarada mı yaşıyor?" dedi Merhamet Perisi eve doğru giderken. Simyacı onun arkasından gelmek istedi ama koruyucu duvar yine engel oldu. Merhamet cadısı tek kaşını kaldırarak "Hala kim olduğunu, neden geldiğini söylemedin. Bu durumda seni içeri davet edemem."
"Anlıyorum" dedi simyacı, neden orada olduğunu en başından anlatmaya başladı. O anlatırken merhamet perisi onu içeri davet etti. Ev, küçük ama sıcacık tatlı bir evdi. İçeride bir sürü süs eşyası bulunuyordu. Bunlardan çoğu cadılara özgü şeylerde koruyucu görev üstleniyordu, bazıları da güzel kokular saçıyordu etrafa. Peri, Simyacı’ya güzel bir bitki çayı ikram etti. Daha sonra Masal'ın başka bir köpekle yanına uğradığını, onun düzelmesi için Cherokee güllerinden iksir yaptığını ama işe yaramadığını Masal'ın bu sefer bir erkek çocuğuna dönüştüğünü anlattı. Büyünün bozulması için İris çiçeğinin gerektiğini, Masal'ın bu nedenle Ormanın derinliklerinde İris çiçeği aramaya gittiğini söyledi.
Simyacı’ya yol yeniden gözükmüştü. Merhamet Perisiyle vedalaşıp evden çıktı. Bu sırada uzakta birkaç kişi görünüyordu. Merakla onların yanına doğru gitti. Yaklaşınca onların Masal’ın annesi ve ağabeyleri olduğunu fark etti. Masal’ı ilk gördüğünde onu mağaradan uzaklaştırmaya çalışırken evine bırakmıştı, Masal’ın ailesi kendisini çok güzel ağırlamıştı o zaman. Şimdi elinde kırmızı bir saç bandı tutuyordu Masal’ın annesi. Simyacı, Masal’ın nerede olduğunu bildiğini söyledi. Ağabeyleri nereden bildiğini sordu ama bunun için vakit yoktu. Bir an önce Masal’ı bulmalıydılar. Bunun üzerine birlikte yola koyuldular.
Ormanın derinliklerine geldiklerinde, Masal’ın annesi “Köpük!” diye bağırdı. Az ileride Köpük havladı yanında evlerinde baktıkları Martı da vardı. “Ne işiniz var sizin burada?” diye söylendi Masal’ın annesi. Böylelikle Simyacı, Masal’ın annesi ve ağabeyleri, Köpük ve Martı yola devam ettiler. Bir süre sonra İris çiçeğinin olduğu mezarın oraya vardılar. Masal yoktu, herkes Simyacı’ya bakıyordu. Köpük de en son onu burada bırakmıştı. Martı için de artık yolun sonuydu. Orman Perisi İzu’ya gitmek üzere gözden kayboldu. Simyacı ne yapacağını bilemedi. Tam o sırada kasabanın koruyucuları etraflarını çevirdi.
“Ne arıyorsunuz burada?” dedi kasabanın koruyucuları hep bir ağızdan.
Masal’ın büyük ağabeyi kasabanın koruyucularının arasındaki arkadaşını tanıdı.
“Küçük kardeşim Masal’ı arıyoruz, onu gördün mü birader?” dedi ona bakarak.
“Onu görmedim ama o olduğunu iddia eden bir erkek çocuk gördüm” dedi genç. Simyacı’nın gözleri parladı. Masal’ın erkeğe dönüştüğünü ailesine bir türlü söyleyememişti, şimdi ne yapacaktı? Köpük ardı ardına havladı.
“Nereye gitti o erkek çocuk?” diye sordu Simyacı.
“Ermiş Dede geldi, götürdü onu”
“Ermiş Dede nerede?”
Bunun üzerine hep birlikte gencin tarif ettiği Ermiş Dede’nin evine doğru yola koyuldular. Masal'ın ailesinin aklı karışmıştı ama bir umut, o çocuk belki Masal'ın nerede olduğunu biliyordur diye düşündüler. Ermiş Dede'nin evine yaklaşınca Simyacı'nın aklına İris çiçeği geldi. "Hii! Masal acaba İris çiçeğini alabildi mi? Keşke hazır oradayken ben de alsaydım ne olur ne olmaz diye. Gerçi merhamet perisine götürmedikten sonra ne anlamı var" diye homurdandı. Bunun üzerine Masal'ın büyük ağabeyi Simyacı'ya 'eğer bir işler karıştırıyorsan' diye başlayan tehditler savurdu. Simyacı bu tehditleri hiç umursamadı tek düşündüğü, onların Masal'ı erkek olarak görünce ne yapacaklarıydı.
"Burası olmalı" diyen annesinin sesiyle kendine geldi, Köpük'de yine ardı arkası kesilmeyen havlamalarına başlamıştı. Evet Ermiş Dede'nin evine gelmişlerdi! Bir an hepsi birbirine baktı sonra kapıyı tıklattılar.
Masal kapı sesiyle irkildi.
Bölüm Sonu...
Umarım bölümü beğenmişsinizdir, yine çok keyifle yazdım umarım siz de keyifle okumuşsunuzdur :) Önceki bölümleri buradan okuyabilirsiniz bu arada Masal'ın Masalı'nın şimdiye kadar olan önemli noktalarını not aldığım karakter ilişkilerini çıkardım, bana yazarken yardımcı oldu umarım yeni bölüm yazacaklara da faydası olur ve okurlara da... 😊
(üzerine tıklayarak resmi büyütebilirsiniz)
Oleyy:) Çok hoş kotarmışın canım :))
YanıtlaSilbeğenmene sevindim çok, teşekkür ederiim :)
Silheeeey gelcem yine okumayaaa aferiiiim samaraaa kikiki :) oskar için de gelceeem kiki :) izleyelim filmleriiii :)
YanıtlaSilHeyyo teşekkürleer oleyy :))
SilÇok güzel veee çok gizemli kalemine sağlık.
YanıtlaSilÇok sevindim beğenmene canım teşekkür ederiim :)
SilSüper olmuuşşş👏🏻👏🏻Ne güzel bağlamışsın benim yazdığım bölüme çok beğendim, kalemine sağlık🤗Ben de yeniden yazmak için sıradayım, ay çok heyecanlı yaa bakalım başka neler olacak🤔
YanıtlaSilAyy çok mutlu oldum teşekkür ederimm :)) ben de merakla bekliyorum devamını Masal ne yapacak acaba çok heyecanlı eveett bakalım neler olacak :)
Silmimledim senii. öykü ve altın küre için gelcam yineee :)
YanıtlaSilhemen bakıyorum mime kiki :) <3
Silagora, kasaba, ulu çınar ağacı, cherokee gülleri ve bir sürü detayı hatırlamış olduk bu bölümdee çok güzel olmuuş :) gazap cadısı kaygısızca kazanını karıştırmaya devam ediyo allahım tam da deliliğin eşiğinde bir cadı :D merhamet cadısı da tam bir arwen gibi canlandı gözümde kiki :) sonunda herkes ermiş dedenin evinde toplandı demek kapıyı çalanlar da yabancı ve ailesiymiiş ne güzel bağlandı konular birbirine ikinci sezon çok hızlı ve yine heyecanlıı :) ay o hikaye ağacı çizimin de ne güzel olmuş öyle sevdiim güncellemeye eklerim onu daa :)
YanıtlaSilEveet baştan tüm bölümleri okudum hepsinden bir şey koymaya çalıştım, beğenmene çok sevindim canım benim teşekkür ederiim :) ahaha deliliğin eşiğinde bir cadı, gazap cadısı evet :D arwen de güzel bir canlandırma olmuş oleyy. Tabii Ermiş Dede’yi de unutmamak lazım :) çok mutlu oldum sevmene teşekkürler tekrardan ;) bir de biraz zor bir yerde bıraktım bakalım ne olacak karşılaştıklarında ben de çok merak ediyorum heyecanla bekliyorum yeni bölümleri ay hatırlıyor musun film gibi demiştik iki sezonluk dizi oldu şimdi yaşasın Masaal :) <3 <3
Silheeey, çok iyi yaa, fatoş köpük ve martıya getirdiydi olayı, sen de haklı olarak güzel bir buluşla yabancıyı ortaya çıkarmışsııın. yabancı bir simyacıymış yaniii. cadılar, ermiş dede, güzeel, iris, ve aile ile yabancının buluşması ve masalı aramaları. çok heycanlı yaaa. ay nolcak ki acabaaaa :) masalın masalının karakter ve hikaye ağacı da iyi olmuş. ne güzel düşünmüşsüün. şimdi senin bölümün linkini ve ağacı koyayım blogaaaa. şimdi tyrha ve ardından da hayata dair yazcaklar :)
YanıtlaSilOleyy! Çok mutlu oldum beğenmene deepsi ben de çok merak ediyorum bakalım neler olacak heyecanla bekliyorum yeni bölümleri :))
Silbaak koydum bloguma şimdüüüüü :)
YanıtlaSilbaktım baktım harika olmuuuş, ellerine sağlık :):)
Silkaystros tyrha da yazmış. o da güzel yazmış :) şimdi sıra, hayata dair'de. oskar için gelcam yineğğğ :)
YanıtlaSilOley hemen yeni bölüme ışınlanıyorum çok heyecanlı :))
SilKarakter şeması çok iyi fikir. Elinize sağlık çok güzel bir bolum olmuş.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederiiim beğenmene çok sevindim :))
SilEbrarcım merhaba canım. Benim bu ara kusuruma bakmayın pek ilgilenemiyorum buralarla. Siz ne güzel etkinlikler yapmışsınız. Deep'ten gördüm bunu az önce. Zaten sana da uğrayacaktım. Hemen geleyim dedim. Şema çizmeniz ne kadar iyi olmuş. Benim kitap çalışmasında en başta bunu yapmam gerekliydi. Yapmadım sonradan karıştı ortalık.:) Bu çok keyifli bir hikaye olmuş. Benim bunun bölümlerini bloglardan bulup okumam gerek. Öyle daha iyi anlayacağım sanırım. Kalemine emeğine sağlık canım. :)
YanıtlaSilGülhannn, merhaba! ne kusuru canım benim hiç önemli değil ama özledik seni <3 özellikle twd'de bir an önce Gülhan izlese de konuşsak dedim :D ona da geleceğim yorum bırakmışsın zaten :) bu karakter şemasını ben de hocamın bir dizi projesinde görmüştüm çok önemli gerçekten bu tarz projelerde ;) olsun geç değil hala yapabilirsin ben de onda geri kaldım senin kitap projesinde yani en son bir iş görüşmesindeydi çok heyecanlıydı biran önce devam etmek istiyorum. Yaa bu etkinlik çok keyifli oldu gerçekten Sessiz Gemi iyi ki düşündü bunu, belki sen de katılırsın yazarsın bir bölüm okuduktan sonra ;) yazmak istersen deep'e yorum at bu arada tüm bölümleri buradan okuyabilirsin: https://kavanozdakibeyin.blogspot.com/2019/12/anlat-bakalm-mim.html 18.bölümü de kaystros tyrha yazdı. 19. bölümü Hayata dair yazacak ;) çok teşekkürler canım keyifli okumalar <3
Silharitaya bayıldım. hikaye müthiş ilerliyor. emeğine sağlık :))
YanıtlaSilÇok mutlu oldum buna teşekkür ederiim :)) hepimizin emeğine sağlık bence de güzel ilerliyor artık final olacak ama :/
Sil