21 Haziran 2024 Cuma

Yeni Duygulara Yer Açın! Ters Yüz 2 🤍

"Her duygu Riley için iyi!"

Selam! Bu filmin birincisini şu yazımda yorumlamıştım. Ve ikincisi gelir gelmez sinemaya gittim çünkü o yazımda da dediğim gibi filmi çok çok sevmiştim. Bu arada gittiğim yerde 3D imiş bana da sürpriz oldu, yani daha da sevindim. Riley'nin duygularını 3 boyutlu izlemek harikaydı... 

"Biz bastırılmış duygularız!"

Gelelim filmimize. Riley'nin ergenlik alarmı verilmeden hemen önce barış içinde yaşayan eski duygularımızı hatırlıyoruz. Üzüntü, korku, öfke, tiksinti ve neşe. Bildiğimiz gibi Neşe, Riley'nin ana duygusu ve paneli en çok kullanan kişi. Ancak 'yıkım günü'nde değişik elemanlar kumanda merkezine gelip paneli yeni duyguların da kullanabileceği şekilde genişletip değiştiriyorlar. Bunun sonucunda ekibimiz düğmelere azıcık dokunsa bile bu Riley'nin hayatında aşırı tepki olarak gözüküyor. Ve tıpkı Riley gibi ekipte ne yapacağını şaşırıyor. Çünkü her ne kadar alarm verilse de böyle bir şeyin geleceğinden habersizdiler ve buna hiç hazırlanmadılar. Mesela bu olay benim çok hoşuma gitti, Neşe'nin yıkım ekibini ikna etmeye çalışması ve diğer duyguların o tatlı şaşkınlıklarına bayıldım :) 

Bunun dışında bence Riley'nin birkaç sivilcesi eksik, yani çenesinde bir tane var ama ergenlikte daha çok olmalı öyle değil mi? Riley bir tane ile yırttığı için çok şanslı. :D

Peki filmi genel olarak nasıl buldum? Neden bilmiyorum ama ben bu filmde çok duygusaldım bir sürü yerde ağladım. Yani ilk filmde de bazı yerlerinde ağladığımı söylemişim -şimdi bunu hatırlamıyorum ama- bu filmde daha fazla gözyaşı döktüm kesinlikle. Aslında öyle dramatik bir şey yok ama dediğim gibi ben biraz fazla duygusaldım. :/ 


Tabii oldukça komik sahneler de vardı, salonda kahkahalar havada uçuştu bu arada geç bir saat olmasına rağmen salon kalabalıktı. Bir de gelen herkes Ters Yüz 2 diye bilet alıyordu. :) Zaten film gişede çok iyi bir başlangıç yapmış, hatta tam sayıyı bilmiyorum ama rekorlardan bahsediliyor. Umarım böyle devam eder, nedense bu filmin sevilmesi beni çok mutlu ediyor. 


Bir de bunda çok fazla Riley'nin zihninin içerisindeydik. Ben biraz daha Riley'nin hayatını görmek isterdim sanırım. Bir de spoiler bölümünde bahsedeceğim küçük bir şeye takıldım ama çok küçük. Onun dışında ikincisini de en az ilki kadar sevdiğimi söyleyebilirim. Yine de birincisinin -ilk olduğu için mi bilmiyorum- benim için daha özel bir yeri var. Bu arada henüz sinemaya gitmediyseniz ve gitmeyi düşünüyorsanız bir uyarı yapmak istiyorum. Film bittikten ve yazıları çıktıktan sonra salonu hemen terk etmeyin. Ekstra sahne varmış. Ben normalde her zaman yazıların bitmesini beklerim, bu kez erken çıkacağım tuttu kaçırdım o sahneyi. :D 


Ve işte karşınızda yeni duygular ve yeni ekip! Ben eski ekipten en çok Üzüntü ve Neşe'yi seviyordum. Daha sonra da Tiksinti'yi. Yeni duygulardan en çok hangisini sevdiğimi soracak olursanız filme gitmeden önce Kaygı'ydı. Çünkü görünüşü çok tatlı ve diğer duygularla selfie çekildiği bir videosunu görmüştüm eli titriyordu. Çok hoşuma gitmişti. Ama izledikten sonra tamamen fikrimi değiştirdim. :D Hatta telefon duvar kağıdım Kaygı'ydı değiştirdim, tüm duyguları yaptım :) Şimdi en çok sevdiğim Utanç. Aşırı tatlı ve yine spoiler kısmından bir şeyle benim kalbimi çaldı. Gıpta ve 'BıkBık' ta (bıkkınlık) eh, yani çok sevdiğim söylenemez. Bir de burada olmayan Nostalji var. Çoğu kişi onu çok seviyor ama ben pek anlam yükleyemedim yani nötrüm ona karşı. 

Evettttt! Yorumumun bundan sonrası spoiler içerecek. Eğer izlemediyseniz kesinlikle tavesiye ederim hatta özellikle sinemada izleme fırsatını kaçırmayın derim! 


*** Spoiler*** 


İlk olarak takıldığım yerleri söyleyeyim. Öncelikle ilk filmde olan bazı noktalar atlanmış/unutulmuş gibiydi. Mesela Adaların olduğu yerden düşen şeyler sonsuza dek unutuluyordu. Bir de Kumanda Merkezi'ne dönmek çok zordu. İlk filmde Bing Bong'un özel aracı olmasa Kumanda Merkezi'ne çıkamayacaklardı. Bunda ise Kumanda Merkezi'ne dönmek çok basitleşmişti. İlk filmdeki gibi olsa daha heyecanlı olurdu bence. Yani Çantacık'ın her seslenildiğinde ortaya çıkması ve ekibin işine yarayan şeyleri bulundurması biraz saçma geldi. Bir de Kaygı'nın hem "Yeterince iyi değilim," deyip hem de iki gol atabilmesine sinirlerim bozuldu. :D İlk film yazımı okuduysanız görmüşsünüzdür, orada beni bu animasyonla tanıştıran kuzenimden bahsetmiştim. Bayramda onunla filmi konuştuk ve bu yorumumu ona da söyledim ama onun da yorumu çok güzeldi. "Ben de kaygılı olunca bir şeyleri daha iyi yaparım ama 'iyiyim ya' dersem daha düşük not alırım falan" demişti. Aslında düşününce doğru söylüyor, yani kaygının da işe yaradığı yerler var ama 'dozunda' olursa. İşte burada 'DENGE' kavramı devreye giriyor. Tıpkı Korku'nun Riley'i bazı şeylerden koruması gibi. Her duyguyu dengeli yaşamak önemli. 

Bununla ilgili internette görüp çok beğendiğim bir yorum var:


"Ve o muazzam denge seni mutlu eder."



Ennnnnn sevdiğim şeylerden biri 'benlik algısı' kısmıydı. Özellikle "Ben iyi bir insanım." dediği yerlerde çok duygulandım. Neşe ve Üzüntü'nün benlik algısının olduğu yere gidip oradaki iplikleri çekerek güzel cümleler duydukları kısma bayıldım. Bu iplikler birleşerek o algıyı oluşturuyor aslında. Kaygı ise oraya endişe dolu düşünceleri koya koya "Yeterince iyi değilim" e dönüştürdü. Bu da en sonunda Riley'i içinden çıkılamaz bir noktaya sürükledi. 


Ve müthiş bir sinematografi ile Kaygı'nın başa çıkamayışını izledik. Bu yüzden panik atak sahnesi en sevdiğim sahnelerden. 


"Belki büyüyünce böyle oluyordur, daha az neşeli oluyorsundur."

Daha sonra da bu. O kadar haklı ki. Gerçekten ne yazık ki büyüyünce öyle oluyorsun. :/
Neşe'nin sinirlendiği yer de çok güzeldi. "Hay babanızın süt kâsesine böcek düşsün!" yeni favori küfürüm ahahah. Gerçi bu sahnede neşeye çok üzülmüştüm benim yerimde olmak kolay mı gibi bir şey söylemişti. İşte burada Neşe düştüğünde de bu sefer diğer duygular onu toparladı. 



Utanç'ın Üzüntü'ye ve bizimkilere yardım etmesi çok güzeldi. Utanması da acayip tatlı kapüşonunu çekip yere yatıyor. :D



Sonunda Kaygı'nın Neşe'ye "Sen haklıydın. Riley'nin kim olacağına biz karar veremeyiz." demesi üzerine Neşe bir aydınlanma yaşıyor. "Kötü anılar gitsin iyiler kalsın." deyip anıları gönderdiğini hatırladı ve aslında bu yaptığının yanlış olduğunu anladı. Her şeyi kabul edebilmek... Tıpkı ilk filmdeki gibi. Bunun üzerine zorlukla yerine taktığı benlik algısını çıkarması, diğer duyguların şaşırması. -Bu da bana ilk filmde Neşe'nin Üzüntü'ye izin verişini hatırlattı.- Daha sonra benlik algısının kendiliğinden değişmesi ve duyguların Riley'nin gerçekte kim olacağına kendisinin karar vermesine izin vermeleri. Ve algı o an ne derse desin hepsinin gidip ona sarılması olağanüstüydü. Onu olduğu gibi kabul ettiler ve sevdiler. Seçmek çok zor olsa da sanırım gerçekten en sevdiğim sahne bu. 


Neyse ki sonunda her şey yolunda gitti ve yeni ekip eski ekiple, Riley de kendisiyle barıştı. En sonda Neşe'nin Kaygı'yı kontrol etme şekline bayıldım. Ona rahat bir koltuk hazırlamış ve "Şu anda bunların hiçbirisi olmuyor. Bu kontrolümüzde değil, peki kontrolümüzde olan ne var?" gibi şeyler söylüyordu ve Kaygı gerçekten rahatlamıştı. Zaten Kaygı'nın Riley'nin hayal gücünü kendisi için kullanması ve işçilerine oluşturttuğu yansımaları beni benden almıştı. :D Tam bir yaramaz çocuk. 

Yeni ekibin eski ekibi hapsetmesi ve kontrolü uzun süre Kaygı'nın ele geçirmesi de beni çok etkiledi. Gerçekten de anksiyete böyle bir süreç :/ Gerçekte bu süre benim için Riley'ninkinden biraz daha fazla uzundu. Bana iyi gelen şey ise 'bana şu anda kaygı geliyor' farkındalığını yaşamak oldu. Yani kaygı geldiğinde onu yakalamalısın ve kendine bunun gerçek olmadığını söylemelisin aksi takdirde sana söylediklerini, o 'yansımaları' gerçek sanıp endişeleniyorsun çünkü. 

Her neyse, sanırım fazla uzattım. Siz Ters Yüz 2 yi nasıl buldunuz? Yorumlarınızı çok merak ediyorum. Bu yüzden yorum yapmayı unutmayın :) Sevgiler... <333

4 yorum:

  1. ters yüz 2 yi izlicem ben de sinemada yaaa :) ne güzel anlatmışsın saool :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aa umarım sen de seversin keyifli seyirlerrr :)

      Sil
  2. Bu seri çok popüler ve bayadır ilk filmi izlemek de istiyorum ama izlememişim ilginç bir şekilde. Yazın sonrasında daha da meraklandım. Muhtemelen severim ben de. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ben de ilk filmi çok geç izlemiştim keyifli seyirler şimdiden :) <3

      Sil