Merhabalar nasılsınız, ben çok meşgulüm :/ herkes izlediklerinden, okuduklarından favorilerini paylaşırken ben önerileri paylaşıyorum anca baksanıza :/ ama olsun ben de ileride hepsini izleyip, okuyup tek tek yorum yapacağım inşallah :) neden bu kadar meşgul olduğumu sanırım tahmin edersiniz, okulda son senem ve o kadar yoğunki eğer çevrenizde mühendislik okumak isteyen birileri varsa onları uyarın beni kimse uyarmadı, neyse kısmet nasılsa böyle şeyler :) Zaten az kaldı, şuan tez yazma aşamasındayım, umarım çabuk biter ve güzel olur. Öneri makinesinin 'yönetmen sineması' etkinliğine katılmayı çok istemiştim ama katılamadım malum sebepten, sevgili Sibel zamana takılmadan katılmamı önerdi ama yönetmenleri seçecek zamanım bile yok. Leo'mla bile aylardır görüşmedik siz düşünün :) Bunları neden anlatıyorum çünkü birazdan okuyacaklarınız komik gelebilir de ondan :D
Bilinmeyen bir kadının mektubu zaten incecik bir kitap, tek oturuşta okunabilir. Gerçi ben daha önce başlayıp okuyamamıştım ama bu sefer tekrar başladım ve iki oturuşta bitirdim. Kalın kalın kitaplar okuyamadığım bu dönemde Stefan Zweig'in diğer kitaplarını da alabilirsem iyi olur, çünkü onlar da ince. Hatta kitap okuma alışkanlığı kazanmak isteyenler için oldukça ideal Zweig. Kitap okuma alışkanlığınız varsa zaten okuması çok kolay gelecektir, akıcı bir dili var. İyi okumalar şimdiden :)
Bao adlı kısa filmi derste izledik. En iyi kısa film Oscar'ını almıştı bu sene. Bir annenin özenle büyütüp yetiştirdiği oğlunu büyüdüğünde başka bir kadınla paylaşmak istememesini konu alan bu harika tatlı filmi izlemenizi şiddetle tavsiye ederim, zaten çok kısa 7 dakikalık, youtube'da tam halini bulabilseydim burada paylaşacaktım ama hep kesik kesik koymuşlar orada. Unutulmazfilmlerde izleyebilirsiniz.
Ölüm hattı...Bu filmin dört beş sene önce başını seyretmiştim televizyonda, o zaman ne oldu da kapattım hatırlamıyorum ama hoşuma gitmişti sonradan adını falan unuttum geçenlerde beyaz tvde tam da ortası denk geldi iftarı beklerken izledim biraz, sonra ben ders çalıştım sonunu da babam anlattı çok güzelmiş. Tamamını izleyemesem de filmi izlemiş kadar oldum yani :D Çıtır çerezlik bir film ama ben bu tarz filmleri çok sevdiğimden not defterimde yanına kalp koydum. Filmin konusu ise şöyle:
Ryan'ın cep telefonu çaldığında gördüğü numara tanıdığı birine ait değildir. Parazitli hattın öbür ucundaki ses de öyle. Korku ve panik içindeki Jessica Martin adında bir kadın kaçırıldığını söyleyerek kendisinden yardım istemektedir. Bu tesadüfi telefon görüşmesiyle inanılmaz bir maceraya atılır Ryan. Kadını kurtarabilmek için cinayetler ve aldatmacalarla dolu bir araştırmaya koyulan genç adamı hattın öbür ucunda ne beklemektedir?
The promised neverland konusu: 2045 yılında geçen hikaye, yetim Emma'yı baz alır. Emma ve arkadaşları, yüksek yaşam standartlarına sahip küçük bir yetimhanede yaşayan yetimlerdir. Kurallar sıkı olsa bile, bakıcıları oldukça naziktir. Birbirleriyle hiçbir kan bağları olmamasına rağmen bakıcılarını anne, arkadaşlarını da kardeş gözüyle görürler. Bir aile çatısı altında yaşıyormuş gibi hisseden çocuklar için temel bir kural vardır; yurttan dışarı çıkmaları yasaktır. Bu yasağın arkasındaki çarpıcı gerçeği öğrenen Emma ve arkadaşları acaba ne yapacaktır?
O zaman ben yorumumu buraya bırakayım :) kısa filmi de listeye ekledim
YanıtlaSilTamam o zaman ;) Teşekkürler, umarım izleyip beğenirsin :)
Silsana kolaylıklar hadiiiii :) bao pikş :) neverland pikiş :)
YanıtlaSilçok sağol ;) ölüm hattını da izle :D
Sil