30 Kasım 2020 Pazartesi

The Haunting of Bly Manor


Selam! Yeni bitirdiğim dizimin yorumu ile geldim. Öncelikle bu afiş, dizinin afişlerinden yalnızca biri. Her bölüm için ayrı afiş hazırlamışlar. Bu çok hoşuma giden bir detaydı, başlamadan bunu belirteyim. :) 

Vakit kazanmak adına Sinemalar'da yazdığım yorumumu paylaşacağım ve bu yüzden yorumum spoiler içereceği için üzgünüm. Ama bu kadar yazdıysam elbette ki çok sevdiğim ve önerdiğim bir dizi kendisi. :)

Bir de yorumumu yazarken şunu belirtmeyi unutmuşum: :D 
Yüzlerini abuk sabuk şekillere sokup korkutucu olmaya çalışan hayaletlerdense kesinlikle böyle hayaletleri tercih ederim.


Evet, şimdi kaldığımız yerden devam edebiliriz ;)

"It's you, It's me, It's us." "SEN VARSIN, BEN VARIM, BİZ VARIZ." Öncelikle şunu söylemeliyim ki Tepedeki Ev’i izlemedim. Daha doğrusu ilk bölümleri bana fazla korkutucu gelmişti. O yüzden bırakmıştım. Bu nedenle iki dizi arasında yapabileceğim tek kıyas; Tepedeki Ev’in daha korku, Bly Malikanesi’nin de daha çok gerilim dizisi olduğu. Gerilim ve gotik dram… Başlamadan önce dizinin uyarlandığı kitap, Henry James - Yürek Burgusu’nu okumuştum. Dizi kitaba sadık başlayıp sona doğru alakasız bir hal alsa da, diziyi de en az kitap kadar sevdiğimi söylemeliyim. Yorumumun bundan sonrası kitap ve dizi hakkında SPOİLER içerecek! 

Çünkü özellikle final konusunda büyük değişiklik yapmışlar. Kitabın sonunda Miles ölüyordu sadece. Dizide ise Hannah ve Dani’yi öldürdüler. Dizideki Dani’ye biraz şaşırdım açıkçası çünkü kitapta çocukların amcası Henry’den hoşlanıyordu. Ama Peter ve Rebecca’yı hemen hemen aynı yansıtmalarına sevindim. Bir de kitap daha çok zihinsel bir bunalım sürecini anlattığı için uyarlaması oldukça zor aslına bakarsanız. Bu açıdan düşünüldüğünde oldukça iyi bir uyarlama olduğunu söyleyebilirim. Üstelik tamamen başka bir yönde devam etmedi. Peter’ın Miles’ı, Rebecca’nın Flora’yı istemesi gibi çarpıcı benzerlikler vardı. Sonra Dani’nin çocukları aşırı sahiplenmesi ancak bu kadar güzel ekrana yansıyabilirdi. Diziye özgü Jamie karakterini de sevdim. Owen, çocukların her şeyi unuttuğunu söylediğinde Dani büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Dani’ye her zaman destek olan Jamie, bu durumu hemen anladı tabii. Hatta hikayeyi anlatmayı bitirdiğinde Flora, “Yanlış başladınız.” demişti. Jamie gülümsedi hemen, Flora’nın ‘Benim başımdan geçen bir hikaye değil, demiştiniz’ diyeceğini umdu bence orada. Çünkü ardından kız “Bu bir hayalet hikayesi değil, aşk hikayesi.” deyince Jamie’nin de gülümsemesi soluverdi. Bir yerde şöyle bir yorum okumuştum: ‘Çocukların hatırlamamaları pek olmamış çünkü o kadar küçük değillerdi.’ Ancak o yaşlarda beyin, kişinin ileriki yaşantısında hatırlamak istemediği travmaları çok kolay silebilir. Bu yüzden bu durumu normal karşıladım. 

Bunun dışında oyunculuklar ziyadesiyle harikuladeydi. Bir tek Flora’nın büyüklüğünü başka bir oyuncunun canlandırmasını isterdim çünkü kız, küçük Flora’mıza hiç mi hiç benzemiyordu. En çok ölülerin başka bedenlere geçebildiğini gösteren yedinci bölümü sevdim. Kişilerin öldükten sonra anılarda gezintiye çıkması da en sevdiğim sahnelerden. Öldüklerini fark ettikleri an ise gerçekten ürkütücü… 

The haunting serisi söz konusu olunca Mike Flanagan ismi öne çıkıyor, tabii haklı olarak. Ancak ben bu seride en çok kurguyu sevdim. Brian Jeremiah Smith ve Ken Blackwell’i tebrik ederim bu noktada. Kısacası opening’i, mekan seçimi ve soundtrack’i ile şiir gibi bir sezon izledim. Ashley Serena’nın ‘O Willow Waly’ şarkısı diziye çok çok çok yakışmış. Ve şu replikler uzun süre hafızamdan silinmeyecek: “She would sleep, she would forget, she would wake and she would walk…” “JUST PERFECTLY SPLENDID!” 

**************

Vee dizimize 7.0 puan verdim. Siz diziyi izlediniz mi? İzlediyseniz nasıl buldunuz? Yorumlarda konuşalım ;) <3

11 yorum:

  1. Merhaba

    Bloggerlar olarak telegram grubunda buluştuk, yazılarımızı ordan paylaşıyoruz, daha fazla kişiye ulaşıyoruz. Telegramda kimseye numaranızı vermiyorsunuz zaten google plus grupları gibi düşünün. Grubun adı Blogger Türkiye. Eğer katılırsanız çok sevinirim.

    YanıtlaSil
  2. tepedeki ev ve bly malikanesini izlemiştim. bly fazla korku vermemişti gerilim vardı sadece ama tepedeki evden çok korkmuştum öyle hatırlıyorum :) bunu da merak ettim aslında izleyip izlemediğimi hatırlayamadım bu aralar çok fazla korku izlediğim için ama buna bakacağım izlemediysem :D müthiş bir hafızam vardır :D nasılsın bu aradaaa iyisin di mi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gemiciim sevindim seni gördüğüme :) ^.^ çok teşekkür ederim sorduğun için canım, ben iyiyim sen nasılsın :) ee bu bly malikanesi zaten ;) ah evet tepedeki ev’i ben yarım bırakmıştım çok korkunçtu çünkü :D

      Sil
    2. aa yorgunluktan adını başka okumuşum ya ben yapıyorum böyle değişik şaşkınlıklar hep :D ben de seni gördüğüme sevindim kii özlemişim :) blog çok kısıtlı sürede dolaşabiliyorum evde durduğu halde insan acayip meşgul oluyor şaşkınım zamanı kullanma konusunda :) ben de iyiyim ev hali işte bir de hala ders çalışıyorum bitmiyor :D

      Sil
    3. Çok tatlı bir şaşkınlık :D sorma ben hiç blog dolaşamıyorum şu sıralar ama çok özledim hepinizi, iyi ki geldin yoruma gerçekten mutlu oldum :) bu arada derslerinde kolaylıklar dileriim ^_^

      Sil
    4. kiki :D olsuun dolaşırsın nasılsaa :) ben de sana kolaylıklar dileriim ^.^

      Sil
  3. Açıkçası ilk sezona kıyasla beklentimin altındaydı. Ama ilk sezona göre kıyaslamazsam ben beğendim. Filmin geçtiği malikane ve kurgu gerçekten güzel. Tam olarak korku değil daha çok dram ağırlıklı ilerliyor. Yazdığın replikle aynen benimde aklımda kalan repliklerdi (:
    Tavsiyen için teşekkürler. Saygılarımla. Vesselam...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne demek, ben teşekkür ederim güzel yorumun için :) senin de beğenmene sevindim :)

      Sil
  4. Korku dizisi mii yok yok ben izleyemem korkarım ben rüyalarıma girer.:) Fotoğraftaki bile gözümü kapatınca canlanıyo. uuvvvvv :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ahaha pekiii :))

      Sil
    2. Bir ara izlediğim psikolojim bozuldu 1 hafta kendime gelemedim. :)

      Sil